Elektronik müzik denince akla gelen kuşkusuz ilk öğe synthesizer olur. 1955’te Harry F. Olson ve Herbert Belar tarafından üretilen RCA Synthesizer elektronik müziğin gidişatını değiştirmiştir.
1950’li yıllarda, elektronik müzik şuan olduğu gibi değildi. Doğadan bir ses kaydetmek ve onun üzerine tamamen özgün yeni sesler yaratmak çağın ilerisindeydi. Tam bu değişim sürecinde 60’lar ve 70’lerin en parlak dönemini yaşatacak kişi ortaya çıktı. Giovanni Giorgio. Daft Punk’ın kendisine bir şarkı adaması ve şarkının başına ustanın konuşmasını eklemesi boşuna değildi. Şarkıda bahsedildiği gibi Giovanni 60’lı yılların sonunda elektronik müziğin kalbinin attığı Almanya’ya gider. Disco müziğinin kasıp kavurduğu dünyada Giovanni yarım saatlik bir performans sergiler ve gece eve dönmek yerine arabasında uyur. Bu onun için herşeyin başlangıcı olur.
Şarkıda da bahsedildiği gibi albüm kaydetmek istediğini farkeder ama farklı bir şeyler yapmak, yeni çağın gelişimini müzikle yakalamak ister.
“Synthesizerı kullanmak istedim. Geleceğin sesi olabilirdi. Tam olarak ne yaptığımı bilmiyordum ama “click” yapmam gerektiğini biliyordum ve “clik” yaptım,ardından 24 şarkı çaldım.Bunun geleceğin sesi olabileceğini biliyordum.” Diye anlatır şarkıda.
Kendisine verilen “Dansın babası, müziğin yaratıcısı, elektronik müziğin yaratıcısı” gibi lakapları sonuna kadar hakkediyor. Hepimizin en az bir kere oynadığı GTA’da kendisinin şarkılarına sıkça yer veriliyor. Dünyada bir çok ünlü müzisyenle çalışmış olan Giovanni, bazı çalıştığı isimler hakkında şunları söylüyor;
“Hemen hemen herkesle iyi anlaşırım. Donna Summer harika bir arkadaş, olağanüstü bir yoldaş, cömert bir kadındı. Bowie ise çok bilgili, çok profesyonel. Freddie Mercury ile ilgili bazı sorunlar vardı, İngilizlerin dediği gibi… İyi bir şarkıcı ve harika bir müzisyen ama karakter olarak biraz zor”.
Müziğe verdiği uzun bir aradan sonra Dj olarak geri dönen Giovanni, emekliliğini yarıda bırakıp dönmesinin Daft Punk sayesinde olduğunu söylüyor.
“Unuttuğum her şeyi bana hatırlattılar ve geri döndüm” diyor İtalyan basınına.
But Everybody Calls Me Giorgio
Elektronik müzik denince akla gelen kuşkusuz ilk öğe synthesizer olur. 1955’te Harry F. Olson ve Herbert Belar tarafından üretilen RCA Synthesizer elektronik müziğin gidişatını değiştirmiştir.
1950’li yıllarda, elektronik müzik şuan olduğu gibi değildi. Doğadan bir ses kaydetmek ve onun üzerine tamamen özgün yeni sesler yaratmak çağın ilerisindeydi. Tam bu değişim sürecinde 60’lar ve 70’lerin en parlak dönemini yaşatacak kişi ortaya çıktı. Giovanni Giorgio. Daft Punk’ın kendisine bir şarkı adaması ve şarkının başına ustanın konuşmasını eklemesi boşuna değildi. Şarkıda bahsedildiği gibi Giovanni 60’lı yılların sonunda elektronik müziğin kalbinin attığı Almanya’ya gider. Disco müziğinin kasıp kavurduğu dünyada Giovanni yarım saatlik bir performans sergiler ve gece eve dönmek yerine arabasında uyur. Bu onun için herşeyin başlangıcı olur.
Şarkıda da bahsedildiği gibi albüm kaydetmek istediğini farkeder ama farklı bir şeyler yapmak, yeni çağın gelişimini müzikle yakalamak ister.
“Synthesizerı kullanmak istedim. Geleceğin sesi olabilirdi. Tam olarak ne yaptığımı bilmiyordum ama “click” yapmam gerektiğini biliyordum ve “clik” yaptım,ardından 24 şarkı çaldım.Bunun geleceğin sesi olabileceğini biliyordum.” Diye anlatır şarkıda.
Kendisine verilen “Dansın babası, müziğin yaratıcısı, elektronik müziğin yaratıcısı” gibi lakapları sonuna kadar hakkediyor. Hepimizin en az bir kere oynadığı GTA’da kendisinin şarkılarına sıkça yer veriliyor. Dünyada bir çok ünlü müzisyenle çalışmış olan Giovanni, bazı çalıştığı isimler hakkında şunları söylüyor;
“Hemen hemen herkesle iyi anlaşırım. Donna Summer harika bir arkadaş, olağanüstü bir yoldaş, cömert bir kadındı. Bowie ise çok bilgili, çok profesyonel. Freddie Mercury ile ilgili bazı sorunlar vardı, İngilizlerin dediği gibi… İyi bir şarkıcı ve harika bir müzisyen ama karakter olarak biraz zor”.
Müziğe verdiği uzun bir aradan sonra Dj olarak geri dönen Giovanni, emekliliğini yarıda bırakıp dönmesinin Daft Punk sayesinde olduğunu söylüyor.
“Unuttuğum her şeyi bana hatırlattılar ve geri döndüm” diyor İtalyan basınına.
Tekrar hoş geldin Giovanni.